15 Nisan 2015 Çarşamba

Uzaylı Atalarımız Anunnakileri Tanıyalım: Ninurta / Ningirsu



Ningirsu ve Asur olarak ta tanınan Ninurta, Yunanların Apollon diye adlandırdığı tanrıdır. Büyük bir komutan ve cesur bir asker olmasına karşın müziğe özellikle de lir çalgısına olan tutkusu ile sık sık tabletlerde yer almaktadır.

Asurluların resmi tanrısı olan Ninurta, Enlil ile Ninmah'ın oğludur. Teyzesi Bau ile evlenmiş ve Enlil'den sonraki ardıllığı Nibiru Meclisince kabul edilmiştir. Marduk ve Sin ile olan çekişmeleri tabletlerde sıkça görülmektedir. Çift başlı Kartal Ninurta'nın simgesidir ve merkez şehri Girsu'dur.

Göklerde doğan Yer tanrılarının en genci idi ve NİN.UR.TA ("temeli tamamlayan efendi") adını almıştı. O, babası için savaşmak üzere "Enlil'in, ağ ve ışık ışınları ile ileri çıkan kahraman oğlu", "ışık şimşekleri fırlatan... öç alıcı oğul" idi.


Eşi BA.U da bir hemşire veya doktordu; sıfatı ise "ölüleri hayata geri getiren hanım" idi. Ninurta'nın eski portreleri onu kendine özgü bir silâh tutarken gösterir; hiç şüphesiz bu, "ışık şimşekleri" fırlatanın ta kendisidir. Kadim metinler onu kudretli bir avcı, askerî yetenekleriyle tanınan savaşan bir tanrı olarak selâmlar. Ama en kahramanca savaşı, babası adına değil, kendisi için verdiğidir. Bu, ZU ("zeki") adlı kötücül bir tanrı ile yaptığı geniş çaplı bir savaştır ve ödülü, Dünya'daki tanrıların liderliğidir, zira Zu yasa dışı yollarla Enlil'in Tanrıların şefi olarak elinde tuttuğu nişan ve nesneleri ele geçirmiştir.

Bu olayları anlatan metinlerin başlangıcı kırılmıştır; öykü ancak Zu'nun, Enlil'in tapınağı E-Kur'a vardığı noktadan itibaren okunabilir hâldedir. Anlaşılan Zu tanınmaktadır ve üst rütbelidir zira Enlil onu karşılar ve ona "türbesinin girişinin korunmasını emanet eder." Ama "kötücül Zu" emanete hıyanet edecektir, zira "kalbinde düşündüğü" şey, "Enlil’liğin oradan alınması", yani ilâhi güçlerin ele geçirilmesidir.

Bunu yapmak için Zu, aralarında büyülü Kaderler Tabletlerinin de bulunduğu belirli nesneleri ele geçirmek zorundaydı. Sinsi Zu, Enlil soyunup günlük yüzüşü için havuza girip de öteberisini korunmasız bıraktığında, fırsatı ele geçirdi.

Gözlediği sığınağın girişinde,
Zu günün başlamasını beklerdi.
Enlil saf sularla yıkanmaktaykentacı
çıkarılmış ve
tahtın üstünde bırakılmış-
Zu, Kaderler Tabletlerini ellerine aldı,
Enlilliği kaçırdı.

Zu, MU'su ile ("isim" olarak çevrilmiştir ama anlaşılan bir uçan makinedir) uzaktaki bir saklanma yerine doğru kaçarken, bu gözü kara hareketinin sonuçları ortaya çıkmaya başlar:

İlâhî Formüller kalakaldı,
Hareketsizlik her yana yayıldı; sessizlik baskın oldu...
Sığınağın parlaklığı alınmıştı.

"Enlil Baba'nın ağzını bıçak açmıyordu." "Diyarın tanrıları haberi duydukça birer birer geldiler." Mesele öylesine ciddîydi ki, Göksel Evindeki Anu'ya bile haber verildi. Anu durumu gözden geçirdi ve "formüller"in yerine konabilmesi için Zu'nun hemen tutuklanması sonucuna vardı. Anu "tanrılara, çocuklarına" dönerek sordu, 'Tanrılardan hanginiz Zu'yu ezecek? Onun adı hepsinden büyük olacaktır!"

Değerli bilinen birkaç tanrı göreve çağrıldı. Ama hepsi de Kaderler Tabletlerini alan Zu'nun artık Enlil ile aynı güçlere sahip olduğunu, bu nedenle "ona karşı gelenin kile döneceğini" belirttiler. Bu noktada, Ea'nın aklına iyi bir fikir gelir: Bu umutsuz savaşta yer almak üzere niçin Ninurta'yı çağırmıyoruz?

Meclisteki tanrılar, Ea'nın dâhiyane kurnazlığını tabi ki anladılar. Eğer Zu yenilirse veraset hakkının kendi çocuğuna kalması şansı artacaktı; benzer şekilde, bu arada eğer Ninurta öldürülürse, bundan da kazançlı çıkacaktı. Tanrıların şaşkınlığına rağmen Ninhursag (bu metinde NİN.MAH "büyük hanım" diye adlandırılır) bu fikre katılır. Oğlu Ninurta'ya dönerek, Zu'nun sadece Enlil'i değil, Ninurta'yı da Enlillikten mahrum bıraktığını açıklar. "Acıdan çığlıklar atarak doğurdum" diye bağırır ve "erkek kardeşim ve Anu için kesinleştirdim" "Göklerin Krallığını" der. Çektiği acıların boşa gitmemesi için Ninurta'ya gidip kazanmak üzere savaşması için talimat verir:

Hücumunu başlat... kaçak Zu'yu yakala...
Korkunç saldırı öfkeni ona karşı sal...
Kes boğazını! Zu'yu ortadan kaldır!...
Yedi belâlı rüzgârını onun üstüne sal...
Bütün kasırgaları ona saldırt...
Işıma'yı ona karşı yolla...
Rüzgârların, onun Kanatlarını gizli bir yere taşısın...
Hükümdarlığın Ekur'a dönmesini sağla;
İlahî Formüllerin dönmesini sağla,
Seni yaratan babaya.

Destanın çeşitli versiyonları, yapılan savaşın tüyler ürperten tariflerini verir. Ninurta Zu'ya "oklar" atar ama "oklar Zu'nun bedenine yaklaşamaz... tanrıların Kaderler Tabletlerini elinde taşıdığı müddetçe". Fırlatılan "silâhlar tam ortasında durur" uçuşlarının. Sonu gelmeyen savaş sürüp giderken Ea, Ninurta'ya silahlarına bir til-lum eklemesini ve Zu'nun "kanatlar"ının "küçük dişli çark"larına ateş etmesini tavsiye eder. Bu tavsiyeye uyan ve "kanattan kanata" bağıran Ninurta til-lum'u Zu'nun küçük dişli çarklarına doğru ateşledi. Vurulduklarında, çarklar dağılmaya başladı ve Zu'nun "kanatlar"ı dönerek düştü. Zu mağlûp oldu ve Kader Tabletleri Enlil'e geri getirildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder